İl Müdürümüz Sayın Bedrettin TAŞKESEN'in 5 Haziran Dünya Çevre Günü ile ilgili basın açıklaması:
5 HAZİRAN DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ
Çevre, insanların ve diğer canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları fiziki, biyolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel ortamdır. Bir başka ifade ile çevre, bir organizmanın var olduğu ortam ya da şartlardır ve yeryüzünde ilk canlı ile birlikte var olmuştur. Sağlıklı bir yaşamın sürdürülmesi ancak sağlıklı bir çevreyle mümkündür. Bir ilişkiler zinciri olan çevrenin bozulması ve çevre sorunlarının ortaya çıkması, genellikle insan kaynaklı etkenlerin doğal dengeleri bozmasıyla başlamıştır.
İçinde bulunduğumuz yüzyıl birçok teknolojik imkanları insanlığın hizmetine sunarken, bir yandan da insanlığın ortak malı olan çevreden geri getirilmesi zor, hatta imkansız olan varlıkları da alıp götürmektedir.
Hızlı nüfus artışı, buna bağlı olarak artan beslenme, enerji, eğitim ihtiyaçları, çarpık kentleşme, sağlıksız sanayileşme, azalan ve tükenen doğal kaynaklar, artan kirlilik ve iklim değişiklikleri dünyamızın en önemli çevre sorunlarını oluşturmaktadır.
Doğanın temel fiziksel unsurları olan hava, su ve toprak üzerinde zararlı etkilerin oluşması ile ortaya çıkan ve canlıların hayati faaliyetlerini olumsuz yönde etkileyen çevre sorunlarının tümü çevre kirliliğini meydana getirmektedir. Çevre kirliliği, doğanın kendini temizleme gücünün üstünde olan yüklerin çevrede meydana getirdiği birikimlerdir. Doğayı kirleten ve ekolojik dengeyi bozan başlıca etken insan unsurudur. Normal şartlarda kendi kendini temizleme özelliği olan doğa insanların çeşitli faaliyetleri sonucu aşırı olarak kirlenmekte ve kendi gücünü aşan bu kirlenmeyi temizleyememektedir.
Bunlarla birlikte çevre sorunlarının diğer kaynaklarını; göçler ve düzensiz şehirleşme, kişi başına kullanılan enerji, su, kâğıt, kömür vb. artış, ormanların tahribi, yangınlar, erozyon, aşırı otlatma ve doğal bitki örtüsünün tahribi, konutlarda ve işyerlerinde kalitesiz kömür kullanımı, motorlu araçlar ve deniz araçları, maden, kireç, taş ve kum ocakları, yanlış gübre ve zirai mücadele ilaç kullanılması, atmosferik olaylar, doğal afetler, evsel ve endüstriyel atıksular, katı atıklar ve çöpler, sulak alanların ve göllerin kurutulması, yanlış arazi kullanımı, kaçak avlanma, televizyon, bilgisayar ile röntgen, tomografi vb. tıbbi cihazların yaygınlaşması ile meydana gelen radyasyon, endüstriyel ve kentsel kaynaklı gürültü olarak sıralayabiliriz.
En önemli çevre sorunlarından biri olan hava kirliliği ile mücadelede önleyici tedbirler olarak; sanayi tesisleri bacalarına filtre taktırılmasını, konutlarda ısınma amaçlı yakıt olarak yüksek kalorili, kaliteli yakıtların kullanılmasını, baca ve soba borularının temizliği ile kalorifer ve doğalgaz kazanlarının periyodik bakımlarının yapılmasını, kullanılan kazanların ve sobaların TSE belgeli olmasını, kazanların kalorifer ateşleyici yetki belgesine sahip kişilere yaktırılması, binalarda pencere, kapı ve çatıların izolasyonlarının yapılması, yeşil alanların arttırılması, imar planlarında hava kirliliğini azaltıcı tedbirlerin uygulanmasını sıralayabiliriz.
Su, canlıları yaşaması için hayati öneme sahiptir. En küçük canlı organizmadan en büyük canlı varlığa kadar, bütün biyolojik yaşamı ve bütün insan faaliyetlerini ayakta tutan sudur. Dünyamızın %70’ini kaplayan su bedenimizin de önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Ancak, yer yeryüzündeki su kaynaklarının yaklaşık %0,30’ü kullanılabilir ve içilebilir özelliktedir.
Su kirliliği, en önemli etken olan evsel ve endüstriyel atık suların arıtılmadan alıcı ortamlara (dere,nehir,göl,deniz vb.) verilmesidir. Ülkemizde hem kamu hem de özel sektöre ait endüstriyel kuruluşların büyük bir kısmında arıtma tesisi bulunmamaktadır. Kirli su içerisinde insan sağlığına zararlı, patojen mikroorganizmalar bulundurmaktadır. Kirli suyun çeşitli yollarla içme ve kullanma sularına karışması ve sulamada kullanılması, tifo, dizanteri, sarılık, kolera vb. bulaşıcı hastalıklara yol açmaktadır. Bu sebeple içme ve kullanma sularının ilgili kurum ve kuruluşlarca sürekli kontrol edilmesi, kirlenme sebeplerinin ortadan kaldırılması ve dezenfekte edilmesi sağlanmalıdır.
Bütün dünyada olduğu gibi, Ülkemizde de özellikle büyük yerleşim birimlerinde insanların karşılaştığı en büyük diğer çevre sorunu çöplerdir. Evsel atıkların %68’ini organik atıklar, kalan kısmını ise kağıt, karton, tekstil, plastik, deri, metal, ağaç, cam ve kül gibi maddeler oluşturmaktadır. Ülkemizde kişi başına yaklaşık günde 1 kg çöp üretilmektedir. Bu da günde 70 ton çöp demektir. Ülkemizde ve dünyadaki katı atık yönetiminin üç temel ilkesi vardır. Bunlar az atık üretilmesi, atıkların geri kazanılması ve atıkların çevreye zarar vermeden bertaraf edilmesidir. Çöpü kaynağında azaltmazsak, bir gün çöp dağları arasında nefes alamaz hale gelebiliriz. Gelecek kuşakların çöp dağları altında ezilmesini istemiyorsak, bilinçli tüketim yapıp az çöp çıkartmak zorundayız.
Her şey daha temiz, daha güzel ve yaşanabilir bir dünya için…